28 Ocak 2016 Perşembe

Ama neden?

Yukarıda soru soran bir başlık var. Herkes düşünüyordur bu konuda. Eh ben de haliyle kadın olduğum için düşünüyorum. Neden? Neden bu kadar çok adam karısını, kızını, hiç tanımadığı kadınları öldürüyor, tecavüz ediyor? Bir oğlum var, oğlumun erkek arkadaşları var, kız arkadaşları var. Onların iletişimi her zaman çok hoşuma gidiyor; birbirlerine saygılı, özellikle kızlara saygılı. Çaktırmadan kollayıcı. Bu lafı, bazı kadınlar sevmez; ben de onlara dahilim. Çünkü kendimi koruyabilirim diye düşünürüm. Ama bazen koruyamıyoruz. (Bazen mi uzun zamandır hiç).

Peki  bu durumda kadınlar ne yapıyor? Yürüyüşler düzenleniyor, televizyonlarda konuşuyor, haklı olarak veryansın ediyorlar. (Ama çözüm hiç yok. Umutla kavgasız, çağdaş bir çözüm beklediğim feministler de... Sadece eylem ve pankartlarda kalıyor tüm isyanlar.) Kadın sorunları  çoooook uzun zamandır var. Ben 90'larda dahil oldum. O dönemler kadınların bastırmasıyla Ceza Yasası'ndaki fahişeye tecavüzde 3/2 indirim değiştirilmişti. Yine o dönemlerde Mor Çatı çok aktifti; dövülen, tecavüze uğrayan, evden kaçmak zorunda kalan kadınların sığınağıydı.  Marie Claire için o zamanlar Harbiye'deki merkez ofislerinde görüşmeye gitmiş, kuruluşunu dinlemiştim. Şimdi Mor Çatı'yı duyuyor musunuz? Kadın Kütüphanesi de o zaman kuruldu. Örnekleri çoğaltabilirim. O dönemde kadın dergileri de bu sorunlara sahip çıkıyordu. Şimdi ne Marie Claire, ne Elle, ne Elele, bu konulara pek girmiyorlar. Pek değil hiç. Snobe edilen bir durum olarak görüyorlar galiba. Ya kadın gazete köşe yazarları onlar da sadece köşelerinden yazıyorlar, ama eylem, bir hareket yok.

Yani her problemimiz gibi çözülemiyor. İşte asıl soru bu duruma olmalı. Neden çözülemiyor?

Benim gözlemlerime göre büyük şehirlerdeki organizasyonlar yine orada kalıyor. Türkiye'nin tümünü kapsamıyor. İyi eğitim almış,  kadınlar kendi aralarında konuşuyor, bildiriler yayınlıyor ama sahaya inmiyorlar.  Namus cinayetlerinde annelerin, kayınvalidelerin, görümcelerin de oğulları destekledikleri hiç konuşulmaz mesela. Bunu araştıran bir kadın derneği bilmiyorum. Eğer varsa beni bilgilendirirseniz sevinirim. Neden kadınlar namus cinayetlerinde hayır demiyor, diyemiyor; kızına gelinine yardım edemiyor, bildiği halde kaçıramıyor? Mutlaka aksi örnekler vardır ama namus cinayetlerinde çok fazla kadın ölüyor.

Bu tecavüz eden, öldüren erkekler hep ne hikmetse eski sabıkalı çıkıyor. Yargılanırken de iyi halden ceza almıyorlar, salıveriliyorlar. Dünyanın neresinde görülür böyle şey? Suçluysa ceza evinde suçunu çeker, hastaysa da bir yere kapatılır tedavi edilir sonra da adalet hep o adamın ensesinde olur. Ama bizde olmuyor. Neden?

Mesela CHP'nin kadın kolları bu durum hakkında ne düşünüyor? Bir planı var mı? Kadınlara nasıl destek oluyor? Bilen var mı? Ben bilmiyorum. Sonra, sürüyle halkla ilişkiler şirketi, halkla ilişkiler dernekleri var. Hiç birisinden bu konuda bir açıklama, akla gelmeyen bir projeyle bu sorunu hep gündemde tutacak çalışmalara şahit olmadım. Öyle sosyal medya üzerinde etiket açmak, sayfa açmakla bu işler olmuyor, olmadığını da görüyoruz. O yüzden Bağdat Caddesi'nde kadınların yürüyüşü ne derece etkili olur bilmiyorum. Yürüyüşler, konuşmalar, toplantılar hep detay ve sonuçsuz. Aksiyon almada problemimiz var. Kadından Sorumlu Bakanlığı hiç konuşmuyorum bile. Bakış açısı o kadar demode ki... Hala  CHP'den bir atılım bekliyorum ama nafile galiba. Sahi Kadın Kolları Başkanı'nı tanıyan var mı? Peki feministleri, kadın derneklerini, kadın yazar çizerleri, iletişimcileri bir araya toplayabilecek bu sorunu çözebilecek biri var mı?


.

22 Ocak 2016 Cuma

Yeni Türkiye: Ben Yaptım Oldu

Değişmek, değiştirmek...Hangisi daha zor, bilemedim. Ama sanırım değiştirmek. Diye düşünüyordum ki, Türkiye geldi aklıma. Değiştiğimizi hem de fena halde değiştiğimizi, en azından ülkenin yarısının değiştiğini gözlemliyorum. Bir kere, Andy Warhol'un tesbiti gibi herkes 15 dakikalığına şöhret olabiliyor. Bunu aklına getirmek bile istemeyenler hayretle izliyoruz. Hadi bunu geçelim. 
Bir de her aklına geleni söyleyenler ve "ben böyle düşünüyorum, ben böyle yaptım oldu diyenler." Ve asıl rahatsız edenler de bu kesim. Mesela, önceki akşam Mustafa Koç'un öldüğü gece bir kanalda, şu tartışılıyordu:  Cenazenin, Teşvikiye Cami gibi beyaz Türklerin, elitlerin cenazelerinin kaldırıldığı bir cami yerine Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tatbikat Camii'den kaldırılması hakkında görüşler beyan ediliyordu. Böylece beyaz Türk olmayanların daha fazla rağbet ettiği bu camiden kaldırılmasının doğru bir karar olduğu konuşuluyordu. Camiler ne zamandan beri beyaz Türklerin ve olmayanların diye ayrıldı? Hadi geçtik Cami konusunda yapılan bu değişikliğe bu yorum mu yapılır? Teşvikiye Camii'den esnafın, bu semtte yaşayanların cenazeleri de kaldırılmıyor mu? Camilerimizi de ayıracağız? Fatih Camii de, Şakirin Camii de, Eyüp Sultan Camii de bizim değil mi? 
Bunu anlamadığım gibi, Cumhurbaşkanımızın da Mustafa Koç ile konuşmasında içkiyi bırakıp bırakmadığına dair soru sorduğunu açıklamasını da anlamadım. Belki bu mahrem bir konuydu ve rahmetli dile getirilmesini arzu etmiyordu. Yeni Türkiye'de her şey uluorta konuşulabilir, ne ibadet ne de özel hayat gizli kalabilir? Mi. Sanmıyorum ama bu hali de hoşuma gitmiyor. Eee, zaten benden de kime ne? Kim takar git o zaman Ayşe.